Organik Besin ve Organik Beslenme Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler

16-07-2023 02:47
Organik Besin ve Organik Beslenme Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler
Organik besinler gerçekten daha mı sağlıklı? Endüstriyel üretim ile üretilmiş gıdalar için harcadığınızdan fazla bir bütçe harcamak gerekir mi? Ve buna gerçekten değer mi? Öyle ki "organik” kelimesi gıda sektörünün en çok sömürülen kelimesi haline geldi. Bu kötüye kullanım yüzünden organik besinler ile endüstriyel besinler arasında bir fark olmadığını öne süren pek çok yargılar olmaya başladı. Şimdi organik üzerine ülkemiz gerçekleri ile beraber bir düşünce fırtınası yapalım. Ve Organik olarak vurgulanan ürünleri, içerikleri ve ambalaj üstü etiketlerinin ne anlama geldiğini, neden organik ürünün hayat değiştirici olduğunu ve hangi yiyeceklerin size paranızın karşılığını en iyi şekilde verdiğini anlamaya çalışalım.

Ülkemizde Organik Beslenme Bir Seçim Değil, Bir Zorunluluk Olmalı, Neden mi?

Öncelikle organik üretim hakkında yurtdışından ithal sıkıcı övgü klişelerine dalmadan önce, ülkemizdeki organik yetiştiricilik ile endüstriyel ürün yetiştiriciliği karşılaştırmasında pek çok kişinin göz ardı ettiği kusursuz bir gerçeği vurgulamak istiyoruz.

Tüketiciler açısından ülkemizdeki anlamı ile "organik üretim”, Avrupa veya ABD’de yapılan "organik üretim” anlayışına göre devasa bir sonuç farkı yaratır. Çünkü;
Bitkisel veya hayvansal gıda ürün yetiştiriciliğinde; ister organik ister, endüstriyel yöntem kullanılsın, Avrupa ve ABD çok sıkı kural ve cezalar ile yetiştiriciliği denetler. Cezalar çok ağırdır. Bu sebeple tüketiciler, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın o besinin yetiştirilmesinde neler yapıldığından ve o besinin içeriklerinden az çok emindir.
Ülkemizde de devletimiz son yıllarda gıda güvenliğine çok sıkı kurallar getirse de özellikle söz konusu meyve, sebze üretimi olduğunda o ürünün yetiştirilmesi maalesef büyük oranda yetiştiricinin vicdanı ile yetiştiricilik bilgisi arasına sıkışmış bir konudur.

Eğer tarım ürünü ihraç edilmeyecekse, büyük marketlere satılmayacaksa durum çok daha vahim olabilir. Önce toprak kalitesi yönünden denetimsiz bir tarlada veya serada yetiştirilir. Hasadı yapıldıktan sonra bilinmez koşullarda depolanır. Oradan bazen direkt şehir hallerine gider. Bazen hale bile uğramadan yerel pazarlara ulaştırılır. Peki şimdi asıl soru? O ürünün aylar boyunca süren yetiştirilmesinde denetimler ne ara yapıldı? O meyve veya sebzenin yetiştirilmesinde kullanılan sentetik gübre, pestisit ve herbisitler nasıl denetlendi mi? Hatta denetlendi mi? Peki fireyi engellemek depoda ilaçlama yaptı mı? Ve sofranıza ulaştığında tüm bu zehirli kimyasalların ne kadarı gıdaya geçti?

Haberlere de sıklıkla konu oluyor. "İhracat ürünü kiraz, domates vs. içindeki pestisitten, kimyasaldan dolayı falanca ülke tarafından iade edildi”. Üstelik ihracat ürünlerinde emin olun ki üretim daha hassas ve denetimler çok sıkı yapılıyor. Buna rağmen o ürünler dahi bazen içindeki zararlılardan dolayı ülke sınırlarını aşamıyor. İhracat ürünlerinde dahi bu gibi durumlar görülebiliyorken ihraç edilmeyen ve iç piyasaya verilen tarım ve gıda ürünlerinde durum nedir? Cevap konusunda açıkçası gönlümüzü rahatlatacak hiçbir cevap veremiyoruz. Tam bir belirsizlik ve karmaşa. 
Son senelerde yayılan iyi tarım uygulamaları dahi üreticinin isteğine bağlı çözümlerdir. Yani iyi tarım uygulamaları kesinlikle organik üretim demek değildir. Organik üretim gibi kati kurallara tabi değildir.
Büyük marketlerden satın aldığımız tarım ürünleri ise yine market denetimine kalır. Ama bir gıda üstündeki ve içindeki zararlı kimyasallar ancak laboratuvar testleri ile belirlenir. Bu kontrolleri yine marketlerin insafına bırakmış durumdayız.

Bu nedenlerden dolayı organik üretim, ABD ve Avrupa ülkelerinde bir besini daha iyi hale getirme çabası iken ülkemizde denetimi bir sertifikasyona bağlayarak garanti altına alan belki tek ve son kaledir.
Sadece bu bilgi dahi ülkemizde bir tüketicinin neden organik beslenmeyi tercih etmesi gerektiğini çok iyi anlatan bir gerçektir. 
Şimdi organik besini ve organik beslenmeyi birazda korku dolu fikirler ile kafamıza yerleştirdiysek neyi nasıl tercih edeceğimizi açıklayacağımız kısma geçelim;

Organik Besin Nedir?

"Organik" terimi, en kapsayıcı hali ile tarım ürünlerinin yetiştirilme ve işlenme şeklini ifade eden bir terimdir. Organik besin ise düzenlemeler ülkeden ülkeye farklılık gösterse de, genel kabul görmüş şekli ile sentetik herbisitler, sentetik böcek ve gübreler veya biyomühendislik ürünü genler (GDO'lar) kullanılmadan yetiştirilmiş besinlerdir.
Et, yumurta ve süt ürünleri için yetiştirilen organik besi hayvanları, doğal davranışlarına (meralarda otlatmak gibi) uygun yaşam koşullarında yetiştirilmeli ve organik yem ve kaba yemlerle beslenmelidir. Antibiyotikler, büyüme hormonları veya herhangi bir hayvan yan ürünü verilmemelidir.

Organik Besin ve Organik Olmayan Besinler Arasında Farklar

Organik Besinler;
Atalarımızdan kalmış diye de tanımlayabileceğimiz geleneksel yöntemler ile yetiştirilen ürünlerdir. Yetiştirilmesinde doğal gübreler (hayvanlardan elde edilen gübre, kompost) kullanılır. Yabani otlar doğal olarak (ürün rotasyonu, elle ayıklama, malçlama ve toprak işleme) veya organik onaylı herbisitler ile kontrol edilir. Haşereler, doğal yöntemler (kuşlar, böcekler, tuzaklar) ve doğal olarak türetilen pestisitler kullanılarak kontrol edilir. Organik et, süt ve yumurta üretiminde hayvanlara tamamen organik, hormonsuz ve GDO'suz yem verilir. Hayvan hastalıkları, temiz barınma, dönüşümlü otlatma ve sağlıklı beslenme gibi doğal yöntemlerle hastalık önlenir. Hayvanların açık havaya erişimi olmalıdır.

Organik Olmayan Besinler İse;

İnorganik (sentetik) veya kimyasal gübrelerle yetiştirilir. Tohum üretiminde GDO kullanımı kısıtlanmış değildir. Yabancı otlar kimyasal herbisitlerle kontrol altına alınır. Haşereler, sentetik böcek ilaçları ile kontrol edilir. Hayvanlara daha hızlı büyümeleri için büyüme hormonlarının yanı sıra organik olmayan GDO'lu yem verilme ihtimali vardır. Keza bunun denetimi yapılmaz. Antibiyotikler ve ilaçlar hayvan hastalıklarını önlemek için kullanılır. Organik olmayan yöntemler de çiftlik hayvanlarının açık havaya erişimi olabilir veya olmayabilir.

Organik Besinin Faydaları

Yiyeceklerinizin nasıl yetiştirildiği veya büyütüldüğü, çevrenin yanı sıra zihinsel ve duygusal sağlığınız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Organik gıdalar genellikle geleneksel olarak yetiştirilen muadillerine göre antioksidanlar gibi daha faydalı besinlere sahiptir ve gıdalara, kimyasallara veya koruyucu maddelere karşı alerjisi olan kişiler, yalnızca organik gıdaları yediklerinde semptomlarının azaldığını veya kaybolduğunu görebilirler. Üstelik neredeyse herkes besinlerden aldıkları kimyasalların hangilerine karşı tepki verdiklerini bilemez. Gıda üretiminde öyle yoğun bir kimyasal katkı kullanılmaktadır ki belli bir süre tamamen organik beslenme kronik zannettiğiniz pek çok sorunun azalmasına veya kaybolması ile sonuç verebilir. Sadece bu etkiyi görmek için bile belli bir süre tamamen organik beslenme denemeye değerdir.

Organik Besinler Daha Az Böcek İlacı İçerir

Bu her zaman duyduğunuz klişe bilgi gibi gelebilir. Ama lütfen üzerinde daha çok düşünün! Sentetik fungisitler, herbisitler ve insektisitler gibi kimyasallar endüstriyel tarımda mutlaka kullanılır ve yediğimiz yiyeceklerin üzerinde (ve içinde) az veya çok kalıntı bırakır. Maalesef ki pek çok endüstriyel zirai ürün üreticisi rekoltelerin büyük hacimleri yüzünden ürünlerinde en ufak fire vermeye tahammül gösteremez. Tonlarca gelen bir hasatta %10 fire çok büyük kayıptır. Bu yüzden depolama aşamasında dahi böcek ilaçları ve hastalıktan koruyucu kimyasallar kullanmada tereddüt etmez. İhracat ürünlerinde bu durum ender olsa da ülke içine gönderilen tarım ürünlerinde bu durum neredeyse denetim dışıdır. Ve başta pestisit tabir ettiğimiz böcek ilaçları başta olmak üzere tüm hastalık, yabani ot kontrol edici kimyasallar vücutta birikir. Belli bir noktadan sonra sinir sistemi başta olmak üzere pek çok tuhaf hastalığın kaynağı olurlar. Daha kötüsü ailenizin ve doğmamış çocuklarınızın bile sorunlarının kaynağı olabilirler!

Organik gıdalar genellikle daha tazedir, daha fazla çürük ve fire içerirler. Çünkü daha uzun süre dayanmalarını sağlayan koruyucular içermezler. Böcek ilaçlarına boğulmamışlardır. Organik ürünler bazen (ancak her zaman değil, bu yüzden nereden geldiğine ve sertifikasyona dikkat edin!) satıldığı yere yakın küçük çiftliklerde üretilir.

Organik tarım çevre için daha iyi olma eğilimindedir. Organik tarım uygulamaları kirliliği azaltabilir, suyu koruyabilir, toprak erozyonunu azaltabilir, toprak verimliliğini artırabilir ve daha az enerji kullanabilir. Sentetik pestisitler olmadan çiftçilik yapmak, çiftliklere yakın yaşayan insanlar kadar, yakındaki kuşlar ve hayvanlar için de daha iyidir. Özellikle azotlu gübreler topraktaki nitratı inanılmaz boyutlarda arttırırlar. Neye mi sebep olur? Yakın zamanda Marmara denizinde "müsilaj” ismini verdiğimiz o sarı-kahverengi sümüksü balçığın ana sebebi Trakya tarlalarına her yıl tonlarca atılan ve toprakta her yıl daha fazla biriken gübrelerdir desek neden organik tarım yapılması gerektiğini de net olarak anlatmış oluruz. 

Organik olarak yetiştirilen hayvanlara antibiyotikler, büyüme hormonları veya beslenen hayvan yan ürünleri VERİLMEZ. Çiftlik hayvanlarının yan ürünlerini beslemek, deli dana hastalığı (BSE) riskini artırır ve antibiyotik kullanımı, antibiyotiğe dirençli bakteri türleri oluşturabilir. Organik olarak yetiştirilen hayvanlara hareket etmeleri için daha fazla alan ve sağlıklı kalmalarına yardımcı olan dış mekana erişim hakkı verilir.

Organik Et Ve Süt Bazı Besinler Açısından Daha Zengin Olabilir

2016'da Avrupa'da yapılan bir araştırmanın sonuçları, omega-3 yağ asitleri de dahil olmak üzere belirli besin düzeylerinin organik et ve sütte geleneksel yöntemlerle yetiştirilenlere göre yüzde 50'ye kadar daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Organik Gıda Ve Yerel Olarak Yetiştirilen Gıda Aynı Değildir

Organik standartlardan farklı olarak "yerel gıda” veya "yöresel gıdalar” için özel bir tanım yoktur. Yerel ürün size yakın bir ilçede yetiştirilmiş olması onun organik ve doğal olduğu anlamına gelmez. Organik gıda olarak sınıflandırılmasa da yerel olarak yetiştirilen gıdaların faydaları da çoktur. Öncelikle şehrin parası o yerel ekonomi içinde kalır. Pazarlama, aracılar ve dağıtım gibi masraflar yerine daha fazla para doğrudan çiftçiye gider. Nakliye için de büyük mesafeler kat edilmez. Bu şu yönden önemlidir. Bazı ürünler uzun mesafeler kat edecekse ürünler henüz olgunlaşmamışken toplanmalı ve taşıma sonrasında "olgunlaştırmak" için gazlanmalıdır. Ya da o gıda fabrikalarda nakliye için stabil tutmak için ışınlama ve koruyucu gibi yöntemler kullanılarak yüksek oranda işlenir. Bu da ürünün daha fazla kimyasal katkı içermesine veya sağlığa zararlı hale gelmesine neden olur. Yöresel yiyecekler olgunlaştığında hasat edilir ve böylece daha taze ve lezzet dolu olur.

Ancak yine de bu yöresel gıdalar, organik gıda değildir. Bazı yerel çiftçiler organik yöntemler kullanır, ancak organik sertifikalı olmayı göze alamazlar. Çünkü bir noktada organik sertifikasyonu için gereken bir kuralı çiğneme ihtimalleri vardır. Veya sadece maddiyattan dolayı tercih etmezler. Buna rağmen yöresel ürünü organik ürün olarak pazarlarlar. Bu onlar için fikri bir sorun değildir. Çünkü pek çok noktada atadan kalma teknikleri kullandıkları için ürünleri onlar için organik sınıfına girer. Ancak sertifikasyon almamış hangi ürün nasıl yetiştirilmiş olursa olsun "organik ürün” olarak tanımlanamaz.

Bunun bir diğer nedeni de organik ürün, sadece yetiştirme aşamasındaki yöntemlere göre değil, satışa sunulduğu ana kadar depolamadan ambalajlamaya kadar geçirdiği süre değerlendirilerek organik etiketi alabilir.

Organik Besinler GDO'suzdur

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO'lar) veya genetiği değiştirilmiş (GE) gıdalar, DNA'sı doğada veya geleneksel melezlemede meydana gelemeyecek şekillerde, en yaygın olarak pestisitlere karşı dirençli olmak veya bir böcek ilacı üretmek için değiştirilmiş bitkilerdir.

GDO'ları Anlamak

GDO'ların sağlık ve çevre üzerindeki etkileri hakkında süregelen tartışmalar tartışmalıdır. Çoğu durumda GDO'lar, gıda mahsullerini herbisitlere karşı dirençli hale getirmek ve/veya bir böcek ilacı üretmek üzere tasarlanmıştır. Örneğin, ABD'de tüketilen tatlı mısırın çoğu, herbisit Roundup'a dirençli olacak ve kendi böcek ilacı olan Bt Toxin'i üretecek şekilde genetik olarak tasarlanmıştır.
GDO'lar ayrıca soya fasulyesi, yonca, kabak, kabak, papaya ve kanola gibi ABD mahsullerinde de yaygın olarak bulunur ve birçok kahvaltılık tahılda ve yediğimiz işlenmiş gıdaların çoğunda bulunur. Bir paketin üzerindeki içerikler mısır şurubu veya soya lesitini içeriyorsa, GDO içerme olasılığı yüksektir.

GDO'lar Ve Pestisitler

Roundup (glifosat) gibi zehirli herbisitlerin kullanımı, GDO'ların piyasaya sürülmesinden bu yana 15 kat arttı. Dünya Sağlık Örgütü glifosatın "insanlar için muhtemelen kanserojen" olduğunu açıklasa da, pestisit kullanımının neden olduğu sağlık risklerinin düzeyi konusunda hâlâ bazı tartışmalar var.

GDO'lar Güvenli Mi?

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve GDO'ları tasarlayan biyoteknoloji şirketleri GDO’ların güvenli olduklarında ısrar ede dursun, birçok gıda güvenliği savunucusu, GDO kullanımının güvenliğini doğrulamak için hiçbir uzun vadeli çalışmanın yapılmadığını vurgulamaktadır. Bazı hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda  GDO'ların periyodik olarak tüketilmesinin iç organ hasarına, beyin fonksiyon zararına ve beyin büyüme yavaşlığına sebep olduğunu ve sindirim sisteminde sistemik bozukluklara neden olduğunu ortaya koymuştur.

Öte yandan bazı araştırmalarda GDO'ları, insanlarda artan gıda alerjisi ve gastrointestinal sorunlarla ilişkilendirilmiştir. Pek çok insan, bir bitki veya hayvanın DNA'sını değiştirmenin insanlarda kanser riskini artırabileceğini düşünürken, araştırmalar şu ana bunu destekler kesin sonuçlarda bulamamıştır.

Organik Besin, Pestisit İçermeyen Anlamına Mı Geliyor?

Yukarıda bahsedildiği gibi, organik beslenmenin birincil faydalarından biri, daha düşük seviyedeki pestisitlerdir. Bununla birlikte, popüler inanışın aksine, organik çiftlikler böcek ilacı kullanır. Buradaki temel fark, endüstriyel tarım çiftliklerinde kullanılan sentetik böcek ilaçları yerine yalnızca doğal olarak türetilen böcek ilaçları kullanılmasıdır. Doğal pestisitlerin daha az toksik olduğuna inanılırken, bazı doğal sınıflandırılan pestisitlerinde sağlık riskleri taşıdığı bulunmuştur. Yine de, organik beslenirken zararlı böcek ilaçlarına maruz kalma olasılığınız endüstriyel üretilmiş besinlere göre çok daha düşüktür.

Pestisitlerin Olası Riskleri Nelerdir?

Çoğumuz, yıllarca ister besinler ister soluduğumuz için vücudumuzda birikmiş pestisit maruziyetine sahibiz. Tıbbi olarak bilindiği şekliyle bu kimyasal "vücut yükü" baş ağrısı, doğum kusurları gibi sağlık sorunlarına yol açabilir ve zayıflamış bir bağışıklık sisteminiz olduğu anda ek sorunlara yol açabilir.

Bazı çalışmalar, düşük dozlarda bile pestisite maruz kalmanın lösemi, beyin tümörleri, lenfoma, meme kanseri ve prostat kanseri gibi belirli kanser risklerini artırabileceğini göstermiştir.
Bu durumdan en çok çocuklar ve fetüsler etkilenir. Bağışıklık sistemleri, vücutları ve beyinleri halen gelişmekte olduğundan o yaşlarda maruz kalmak gelişimsel gecikmelere, davranış sorunlarına, otizme, bağışıklık sistemi hasarına ve motor bozukluklara yol açabilir.

Hamile kadınlar, hamileliğin vücutlarına yüklediği ek stres yüzünden pestisitler karşısında daha da savunmasızdır. Ayrıca pestisitler anneden bebeğe anne sütü veya anne rahminde geçebilir.
Pestisitlerin yaygın kullanımının bir diğer berbat sonucu ise direnç gelişimi olmuştur. Bugün bazı yabani otları ve böcekleri yalnızca 2,4-diklorofenoksiasetik asit (Agent Orange'ın ana maddesi) gibi oldukça zehirli zehirlerle öldürebiliyoruz. Pestisitlerin yoğun kullanımı "süper yabani otlar" ve "süper böcekler"i ortaya çıkarmıştır.

Tarım Ürünlerini Yıkayarak Veya Soyarak Pestisitlerden Kurtulabilir Miyiz?

Taze meyve ve sebzeleri yıkamak, durulamak pestisitleri azaltır ama tamamen ortadan kaldırmaz. Soymak bazen yardımcı olur, ancak çoğu zaman değerli besinler soyduğunuz o kabuklar ile birlikte atılacak demektir.
Pestisitlerden ve etkilerinden kurtulmak için en iyi yaklaşım; Aynı diyeti takip etmeyin. Tüm ürünleri iyice yıkayın ve fırçalayın ve mümkün olduğunda "organik besinler” satın alın.
Yani organik ürün alışveriş yaparken paranızın karşılığını "en sağlıklı” şekilde alırsınız.

Organik gıdalar genellikle endüstriyel olarak yetiştirilen gıdalardan daha pahalıdır. Ancak sağlığınızın ileri de bozulduğunda harcayacağınız parayı düşünür ve organik beslenmeye bu düşünce ile öncelik verirseniz, organik gıda satın almak sizin için bir yük olmayacaktır.

Ürününüzün Pestisit İçeriğini Bilin

Endüstriyel olarak yetiştirilen bazı gıda türleri diğerlerinden çok daha fazla pestisit içerir ve mümkünse bunlardan kaçınılmalıdır. Diğerleri için, pestisit içeriği o kadar düşüktür ki, organik olmayan ürünleri satın almak nispeten güvenlidir.

Organik Olmasının Çok Önemli Olduğu Meyve Ve Sebzeler

ABD'de devlet pestisit araştırmalarının sonuçlarını değerlendiren kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Çevresel Çalışma Grubuna göre, aşağıdaki meyve ve sebzeler en yüksek pestisit seviyelerine sahiptir ve bu nedenle en iyi organik olarak yetiştirilmektedir.

Acı biber, Biber, Çilek, Domates, Elma, Ispanak, Karalahana, Kereviz, Kiraz, Nektarin, Patates, Salatalık, Şeftali, Üzüm, Yeşillikler,

Bunun dışındaki bazı ürünler nispeten pestisit yönünden temiz kabul edilirler. Ancak bu sentetik gübre, GDO kullanımı gibi diğer organik faktörleri açısından da temiz oldukları anlamına gelmez. Buradaki temiz nispeten daha az pestisit, böcek ilacı kullanılmış olabilir anlamı taşır.

Ananas, Avokado, Bezelye, Greyfurt, Kavun, Kivi, Kuşkonmaz, Lahana, Mango, Mantar, Mısır, Papaya, Patlıcan, Soğan, Tatlı patates.
Vurgulamak gerekir ki, bu bulgular genellikle yurtdışı akademik çalışmalar ile elde edilmiş bulgulardır. Her araştırma ülkeler arasında farklılık göstereceği gibi yöreler arasında dahi farklılıklar gösterecektir. Bu sebeple ülkemizde pestisit, GDO ve sentetik gübre kalıntılarından uzak durmanın en garanti yolu sertifikalı organik ürünleri tercih etmektir.

İmkanınız Varsa Organik Et, Organik Yumurta Ve Süt Ürünleri Alın!

Dünyada dahi fabrikasal hale gelmiş çiftliklerde hayvanlar mısır, tahıllar, antibiyotikler, hayvan yan ürünleri (bazen büyüme hormonları), böcek ilaçları ve kuyu suları ile beslenir. Bu uygulamaların hem hayvanların kendileri hem de etlerini, yumurtalarını veya sütlerini tüketen insanlar için sağlık sonuçları olabilir. Denetimin organik üretim denetimleri kadar sıkı olmadığı koşulları da hayal ederek organik besinler içine kırmızı et, beyaz et, yumurta ve süt ürünlerini de dahil etmek sadece iyi bir fikir değil, iç huzurudur.

Organik Beslenme İçin Organik Besin Satın Alma İpuçları

Organik ürünleri yine alıştığınız gibi sezonlarında satın alın. Meyve ve sebzeler mevsimindeyken organik olsalar dahi uygun fiyatlı ve taze sofranıza gelecektir. Organik olmanın etkisi ile artan fiyatlarına dondurulmuş olma ek masrafları da böylece eklenmeyecektir. En taze yiyecekleri satın almak için organik ürün satın aldığınız yere ne zaman teslim edildiğini öğrenin. Organik Sitem’de organik sebze ve meyveler her zaman en taze hallerinde satışa sunulur. Bazen bu yüzden kışın organik kiraz bulamasanız da açıkçası bu iyi bir sebeptir.

Organik olmasının tamamen sağlıklı olduğu anlamına gelmediğini de unutmayın. Organik besinler atıştırmalık ise özellikle organik unlu mamuller, tatlılar ve atıştırmalıklar genellikle çok fazla şeker, tuz, yağ veya kalori içerir. Yani organik besleniyorsanız gıda etiketlerini dikkatlice okumakta fayda var.

Organik Beslenme Neden Genellikle Daha Pahalıdır?

Çiftçiler sentetik pestisitler, kimyasal gübreler veya ilaçlar kullanmadıkları için organik gıda üretimi daha emek yoğun bir üretimdir. Organik sertifikasyon açıkçası pahalıdır ve hayvanlar için organik yem endüstriyel yemlere göre iki kat daha pahalıya mal olabilir. Organik çiftlikler, geleneksel çiftliklerden daha küçük olma eğilimindedir. Bu da sabit ve genel maliyetlerin, devlet sübvansiyonları olmadan daha küçük üretim hacimlerine yayılması gerektiği anlamına gelir.

IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.